‘Liderlik’ kavgası büyüyor: İsmailağa karıştı!

Posted by

İsmailağa tarikatı lideri Hasan Kılıç’ın hayatını kaybetmesinin ardından tarikattaki ‘liderlik’ kavgası büyümeye başladı.

‘Cübbeli Ahmet’ adıyla bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, İsmailağa heyetinin kendilerine yeni şeyh olarak belirledikleri ‘İbrahim Efendi’yi (İbrahim Uslu) tehdit ettiğini söyledi.

‘Cübbeli Ahmet’in sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım şu şekilde:

“İsmâîlağa heyeti Ahmet Ustaosmanoğlu başkanlığında bugün İbrâhîm Efendi (Sellemehullâh) Hazretleri’ni caydırmak için kapısına gittiler fakat eli boş döndüler.

Telefonda Seyfettin İnanç’a “Hoşgeldiniz! Vakıfta çayınızı-çorbanızı içebilirsiniz.” denilince Seyfettin: “Yukarıdan sizin için ‘Bu işten vazgeçsin. Hükümet yakında Cübbeli’ye operasyon çekecek Hocamız da yanmasın’ diye haber geldi.” dedi.

Hoca Efendi Hazretleri tarafından: “Bize de daha yukarıdan emir geldi; ihvânı başsız bırakamayız. Siz Fikri Hoca’yı tâyin ederken bize mi sordunuz?! Şûrâ mı kurdunuz?! İstişâre mi yaptınız?! Ayrıca adamı ‘Silsilenin otuz sekizincisi(!)’ diye şeyh îlân ettiniz, râbıtanın da ona yapılmasını, Mahmûd Efendi Hazretleri’ne râbıta yapanın nâkıs kalacağını duyurdunuz. Hâlbuki bizim îtikadımıza göre Mahmûd Efendi Hazretleri son şeyhdir. Otuz yedinci haleka Hazret-i Mehdî (Aleyhi’r-Rıdvân) olarak bu nisbet-i aliyyeyi tekmil ve îtmâm edecektir.” diye cevap verdi.

Dolayısıyla bize: “Sen zâten İsmâîlağa cemâatinden uzaklaştırıldın, nasıl cemâatin başına adam seçiyorsun?!” diye soranlara cevâbımız şudur; bizim İsmâîlağa Vakfı ile ve resmî kurumlarıyla hiçbir alâkamız yoktur, evvelce de yoktu zâten. Biz Mahmûd Efendi Hazretlerimiz’in müridleri olarak hareket ediyoruz. Şu anda Hasan Efendi Hocamız’ın vefâtıyla “Vekillerin emîri” olma makamı boş kaldığından biz de Mahmûd Efendi Hazretlerimiz’in vekilleri ve müridleri olarak, ayrıca bize vekâlet veren on binlerce kadın-erkek ihvânın vekâletini îfâ etmek üzere başımıza vekillerin emîri olarak İbrâhîm Efendi Sellemullâh Hazretleri’ni seçtik ve ona tâbi olduk.

Dolayısıyla biz İsmâîlağa Vakfı’nın ve derneklerinin, kurum ve kuruluşlarının üyesi değiliz ki veyâ onlardan para alan bölge başkanları ve vekillerinden değiliz ki özgür olmayalım!

Biz Mahmûd Efendi Hazretlerimiz’in vekilleri ve müridleri olarak en fazîletlimiz olduğuna inandığımız İbrâhîm Efendi Sellemullâh Hazretleri’ni, başımıza emir seçmeyi münâsip gördük, istihâreler ve istişâreler netîcesinde de buna muvaffak kılındık. İşte Salih Tuna (K.S)!!! kardeşimize bu cevap kâfî gelmiş olmalıdır.

Yine Mahmûd Efendi Hazretlerimiz’in buyurduğu üzere: “Siyah ile kara yakında netleşecek, Ahmet kendini çok üzmesin!” müjdesi tahakkuk etmiş ve çok zaman geçmeden hak ile bâtıl meydana çıkmıştır.

İşte böylece İsmâîlağa heyetinin derdinin râbıtayı bozmak ve Mahmûd Efendi Hazretlerimiz’i unutturmak olduğu herkes tarafından âşikâr olarak görülmüştür.

Bu fakirin gayretleriyle ve Merhum Hasan Efendi Hocamız’ın sebât ve direnişiyle râbıtayı Efendi Hazretleri’nden koparamayanlar, şu anda tamâmen tarîkattan çıkarak: “Mahmûd Efendi’ye râbıta yapan nâkıs kalır, Fikri Hoca’ya râbıta yapan kâmil olur.” diyecek kadar zıvanadan çıktılar. Zaten fetöçü Cevheri Güven’in Erenci Muhittin’i desteklemesi ve Halk Tv sitesinin yalanyere İbrahim Efendi’nin çekildiğini açıklaması ve fetöcülerin Fikri Hoca’yı desteklemesi bunun delilidir.

“Haktan sonra dalâletten başka ne vardır ki?!” (Yûnus Sûresi:32) kavl-i şerîfi mûcebince bütün ihvân-ı kirâmı: “Ben şeyh değilim, bana râbıta yapılamaz, son şeyh Mahmûd Efendi Hazretleri’dir. Râbıta Hazret-i Mehdî’ye kadar Mahmûd Efendi Hazretleri’ne devâm edecektir.” diye hakkı haykıran İbrâhîm Efendi Sellemehullâh Hazretleri’ne tâbi olmaya dâvet ediyoruz.

Şu da bilinsin ki; bir zaman sonra vekillerin ve ihvânın tümüne yakını bu çağrıya ister istemez tâbi olacaklardır ama bugün tâbi olanlar “Mekke fethinden önce infakta bulunup cihâd edenler (ile diğerleri) eşit olmaz. İşte onlar daha sonra infak ve cihadda bulunanlara göre derece bakımından daha büyüktür.” (el-Hadîd Sûresi:10) âyet-i kerîmesinin fehvâsınca maddî ve mânevî anlamda çok daha üstün makamlara nâil olacaklardır.

“Elçi üzerine düşen ancak âşikâr tebliğdir.” Biz de vazîfemizi îfâ etmenin huzûru içerisindeyiz.

Tevfik ancak Allâh-u Te‘âlâ’dandır.

Bütün hamdler Allâh’a mahsustur. Selâm hidâyete tâbi olan kulların üzerine olsun!”

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir